8 Mart 2012 Perşembe

Gül Kanayarak Açar!



Herkes gibi olma. Bırak kendi rengimde kalayım. Beni kalıplara girmeye zorlama. Renklerimizin farklı ve hatta zıt olması korkutmasın seni. Biz birbirimizi sevmeye ve çoğalmaya bakalım. Sevmek aynileşmek midir? Sevmek kurallar bütünü müdür?

Şimdi yalınayak Kızılay'da yürüyebilirim… Şimdi şu üçüncü kattan aşağıya atlayabilirim… Şimdi İzmir Caddesi'nde bağıra bağıra türkü söyle...yebilirim… Şimdi Sakarya'daki çiçekçilerden sana yüz demet nergis ve tek bir gül alabilirim… Şimdi seninle durup dinlenmeden Çubuk'a kadar yürüyebilirim… Şimdi seni başkent ilan edebilirim…

Giyimim, kuşamım, yediklerim ve yemediklerim çok mu önemli? Sen benim ekoseli kazağımı mı yoksa bir uzatıp bir kısalttığım saçlarımı mı seviyorsun? Görev sayarak dudaklarımı öpme, ruhumu öpemeyeceksen. Senden iyi kotarılmış yemekler istemiyorum. Senden ütülü gömlekler de istemiyorum. Senden istediğim yalnızca sensin.

Şimdi seninle kartopu oynayabilir ve seni karın içine gömebilirim. Şimdi, şu sokakta, beni sevdiğini söylemezsen eğer, seni yanağından öpebilirim. Şimdi en sevimsiz adamlara bile gülebilir ve herkesi kendime güldürebilirim. Şimdi çocuklar gibi küçük parmağından tutup, anne bana simit al, diye bas bas bağırabilirim. Şimdi çöp tenekelerine basket atabilir ve bütün dilencilere para verebilirim. Şimdi bütün duvarlara adını yazabilirim.

Birbirimizi beslemek, geliştirmek ve yüreklendirmek varken, bu kadar olumsuz cümleyi hangi sözlükten bulup çıkarırsın? Bu katı kuralları hangi okullarda öğrendin? Benim hem güzel, hem akıllı, hem zeki, hem paralı olmamı mı istiyorsun? Olur, anama söyleyeyim de beni yeniden doğursun!

Şimdi pişirdiğin koca bir tabak patates kızartmasını tek başıma yiyebilirim. Şimdi yağlı ellerimi eteğine sürebilirim. Şimdi bayat bir ekmek ile on zeytini seninle bölüşebilirim. Şimdi sana son yazdığım şiiri okuyabilirim. Şimdi arkandan sana sarılıp, seni rahatsız edip ve kepçeyi kafama yiyebilirim.

Başkaları gibi olma. Misafirlerine karşı yarım saat süslenip kokulanıp bana yemek, bana çamaşır suyu kokma. Hanımeli kok, nergis kok, leylaklara bürün. Konuş benimle, içinde biriktirme.

Şimdi seninle evcilik oynayabilir, doktorun olabilirim. Şimdi seninle, erken bahar çiçeği kardelen aramaya çıkabilirim. Şimdi seninle ''Sevdaluk eyi şeydur'' türküsünü söyleyebilirim. Şimdi sana ''Gayrı bize ölüm yok, kavgayı, şiiri ve seni çok seviyorum'' şiirini okuyabilirim. Şimdi seninle güneşin doğuşunu ve batışını seyredebilir, şimdi seninle tuza ekmek banıp yiyebilir, şimdi ışıltılı ve seni kucaklayan gözlerle ölebilirim.

Kalın kafalım, ince düşünüşlüm, sevdiğim… Şimdi seni seviyorum…
                                                                                                                            İbrahim Çolak
                                                                                                         İhtiyar Kitapevi.. 
 Yazıyı çok beğendim ve sayfamda bulunsun istedim..
Özellikle bu bölüm harika.. 

Giyimim, kuşamım, yediklerim ve yemediklerim çok mu önemli? Sen benim ekoseli kazağımı mı yoksa bir uzatıp bir kısalttığım saçlarımı mı seviyorsun? Görev sayarak dudaklarımı öpme, ruhumu öpemeyeceksen. Senden iyi kotarılmış yemekler istemiyorum. Senden ütülü gömlekler de istemiyorum. Senden istediğim yalnızca sensin.
     
                                       Sizi çook seviyorum kuzucuklar iyiki varsınız Ruhunuzdan öpüyorum hepinizi,Gül Kokulularım Benim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder